Pazar, Ekim 18, 2009

ROMA HUKUKU


Av. Fikret İlkiz


Hukuk fakültelerinde zorunlu ders olarak okutulan “Roma Hukuku” YÖK kararı ile Ana Bilim Dalı sayılmaktan çıkarılmış… (Cumhuriyet. 16 Ekim 2009. Tarkan Temur)

Roma Hukuku artık, “İslam Hukuku”, “Türk Hukuk Tarihi”, “Genel Hukuk Tarihi” gibi Hukuk Tarihi Anabilim Dalının çatısı altında yer alacak(mış). Marmara ve İstanbul Hukuk Fakültelerinin bu yönde karar aldıkları da basında yer aldı.

Böylelikle Roma Hukuku “varken” zaman içinde,  “tarih” oluverecek…

Kararlar alıyorlar, hayata geçiriyorlar, uyguluyorlar…“Roma Hukuku” dersinin Hukuk Fakültelerinde “önemsizleştirilmesi” gibi…

Bu karara, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Roma Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Diler Tamer, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Roma Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erken Küçükgüngör, Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Pervin Somer, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Roma Hukuku Anabilim Dalı öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Nurcan İpek ve Marmara Üniversitesi Roma Hukuku Anabilim Dalı öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Fulya İlçin Gönenç tepkililer ve karşı çıkıyorlar..
  
Çünkü Roma Hukukçuları bu uygulamanın çok hatalı olduğunu düşüyorlar ve haklılar Diyorlar ki; Kara Avrupa’sı  Hukuk Sisteminin ve Türk Hukukunun da temeli olan Roma Hukukunun Ana Bilim Dalı olmaktan çıkarılması demek; “çağdaş hukuk sisteminden” uzaklaşmak demektir. 

Yine Roma hukukçularının açıklamalarına göre; 1926 yılında Medeni Kanun ve Borçlar Kanununun kabulü ile Türk Hukuku Roma-Germen (Kıta Avrupası) Hukuk Sisteminin bir parçası olmuştur. Bu yönüyle Roma Hukuku, Hukuk Devriminin bir sembolüdür.

Roma Hukukuna sadece Kara Avrupası'nda değil, tüm dünyada yaygın olarak hukuk eğitiminde yer verilmektedir. Modern milli kanunların yapılması sürecinden başlayarak Roma Hukuku dünyada yaklaşık 200 yıllık, Türkiye'de de hukuk devrimini takiben hukuk fakültelerinde Anabilim Dalı olarak 83 yıllık geçmişe sahiptir. 

Roma Hukukçuları’na göre; “Roma Hukuku tüm hukuk alanlarının alt yapısını oluşturur. Bu açıdan çağdaş eğitime kaynak olma ve dogmadan uzak beşeri hukuk anlayışının kavratılmasına ilişkin önemli işlevi yerine getirmektedir. Dolayısıyla hukukun, köksüz bir üst yapı kurumu olmayıp, hukukçuların sağlam hukuk formasyonuna sahip olmaları konusunda önemli bir işlev üstlenmektedir.

Roma Hukuku eğitimi almamış bir öğrenci özel hukuk alanındaki kanunların mantığını ve çözüm yollarını tam olarak algılayamayacak ve kavrayamayacaktır. Bir köprü işlevi gören Roma Hukuku kalktığı anda, laik modern hukukla kanunlarımızın arasındaki neden sonuç bağı kesilecektir.

Eğer Hukuk Fakültelerinde hukuk teknisyenlerinin değil, iyi hukukçuların yetişmesi arzu ediliyorsa; Türkiye Cumhuriyetinin laik hukuk yapısı özenle korunmak isteniyorsa Roma Hukuku dersinin fakültelerin birinci sınıfında –her iki dönem için- zorunlu ders olarak okutulmasının bir lüks, bir tercih değil zorunluluk olduğu algılanmalıdır. Bu noktada taviz verilirse sadece bu değişikliği yapılmasına ön ayak olan hukukçuların değil, sessiz kalarak değişikliği desteklemiş olan bilim insanlarının da anlattıkları konuların temeli kalmayacağından, yapı büyük bir hızla çökecek ve altında laik hukuk sistemi kalacaktır.”

Klasik Roma Hukuku’nun içtihatları kabul edilen Digesta’da de şöyle yazar: “Adalet; her bir kişiye hakkı olanı vermek için devamlı ve kararlı bir amaca sahip olmaktır. Hak kavramının temel prensipleri ise; şerefli bir yaşam sürmek, diğer bir kişiye zarar vermemek, herkese hakkı olanı vermektir” (Digesta 10 Ulpianus-Kurallar Kitabı 1)
İnsan hak ve özgürlükleri alanındaki tüm eksikliklerine rağmen; bizler hukuku ve adaletin ne olduğunu Roma Hukukundan öğrendik.

Bizlerin hukuk formasyonunun kökleri Roma Hukuku’na dayalıdır.

Bizler hukuk teknisyeni olmak yerine, iyi hukukçu olabilmek için çaba göstermeye çalışıyorsak bu öğretiyi Roma Hukuku derslerimize borçluyuz.

Hukuk fakültesi birinci sınıfına adım atar atmaz, Cumhuriyet rejimi ile laik hukuk devleti arasında köprü kurmayı Roma Hukuku dersinde kavradık. 

Romalı Ulpianus’un adalet tanımının ruhunu izleyerek, Pacta Sund Servanda ya da kanun önünde eşitlik ve ahde vefa ilkesini yüzyıllardır içimize sindirdik…   

Roma Hukuku’nu kaldırmak isteyenlerin, hemen kaldıranların, bu anlayışı benimseyenlerin içinde hiç mi Roma Hukuku okuyan yok? Bu karara sessiz kalarak karşı çıkmayan bilim adamları için Roma Hukuku önemsiz bir ders mi? 

Roma Hukukçularından yana olmalıyız… Onlar gibi değişikliğe karşı çıkmalıyız. 

Hukukçu olmayabilirsiniz… Ama Roma’da, Roma’lı gibi davranmanın vaktidir.

Aksi takdirde; sessiz kalarak bu tehlikeli değişikliği desteklemiş oluruz…


Etiketler: , ,

Salı, Ekim 13, 2009

Mehmet Sucu'yu uğurladık / Türkiye / Radikal İnternet