Pazar, Nisan 04, 2010

KİŞİSEL VERİLER

Fikret İLKİZ

Kişisel verilerin korunması hakkı Anayasa’da yer alacak. Anayasa teklifinin en önemli ve çok olumlu teklif maddelerinden birisi de budur.

Kişisel veriler hakkında kısa bir anımsatma…

Avrupa Konseyinin 28 Ocak 1981 tarihinde imzaya açtığı 108 sayılı Otomatik Olarak İşlenen Kişisel Veriler Bakımından Bireylerin Korunması Hakkında Sözleşme 1985 yılında yürürlüğe girmiştir ve 1999 yılında bazı değişiklikler yapılmıştır.

Türkiye bu sözleşmeyi imzalanmıştır. Ancak onaylanmamıştır. Bir başka deyişle “onay” kanununu çıkaramamıştır. Çünkü bu Sözleşmenin Türkiye tarafından onaylanabilmesi için Sözleşmeyi imzalayan devletin bu Sözleşmede öngörülen ilkelere uygun olan bir kanun çıkarması zorunludur.

Ama Türkiye kişisel veriler ve bireylerin korunması hakkında herhangi bir kanunu henüz kabul etmemiş durumdadır.

Resmi Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulunun “Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı” ile “Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar”ı içinde “Kişisel Veriler” ile ilgili düzenleme vardır. (31.12.2008 tarihli ve 5.Mükerrer 27097 sayılı R.G)

Yasalarda yapılacak değişiklikler ve kişisel veriler hakkındaki düzenleme nedendir bilinmez ama Türkiye 3.Ulusal Programın “Siyasi Kriterler / 3.Yargının işlevselliği ve Verimliliği” bölümünde şöyle yer alıyor:

“Kişisel Verilerin Korunması Hakkında Kanun” çıkarılacaktır.

Kişisel Verilerin Korunması Hakkında Kanun ise; Siyasi Kriterler bölümünde ve “Fasıl 23 Yargı Ve Temel Haklar”da, “Öncelik 23.1 Yargının verimliliği, etkinliği ve işlevselliğinin arttırılması” başlığı altında yazılıdır.

Tasarıdan sorumlu Bakanlık Adalet Bakanlığıdır ve Mevzuat Uyum Takvimi bakımından ise Tasarının kabulü ile Kanunlaşmasının yayım tarihi 2009 yılı olarak gösterilmiştir.

Uyum mevzuatı çerçevesinde Adalet Bakanlığı tarafından kişisel verilerin korunması ile ilgili bir kanun tasarısı hazırlanmıştır. “Kişisel Verilerin Korunması Hakkında Kanun Tasarısı” Bakanlar Kurulunca 7.4.2008 tarihinde kabul edilerek TBMM Başkanlığına 22.04.2008 tarihinde gönderilmiştir. 2008 yılı Ekim ayı itibariyle “Tasarı” TBMM’de Adalet Alt Komisyonunda incelenmektedir.

2009 yılı içinde Kişisel Verilerin Gizliliğinin Korunması hakkındaki kanun yasalaşmamıştır.

Bu Tasarının kısa hikâyesi budur.

Şimdi bu hikâyeye Anayasa Teklifi eklenmiştir. Çünkü Anayasa Teklifinde kişisel verilerle ilgili düzenleme getirilmiştir. Böyle bir düzenlemenin Anayasa Teklifinde yer alması çok olumdur. Hatta bilgi edinme hakkının Anayasa’da yer alması da çok yararlıdır. Kim akıl etmişse aklına sağlık…


AKP tarafından hazırlanmış olan Anayasa değişiklik teklifinde çok az olumlu maddeler arasında yer alan 2. Madde değişikliği “Özel yaşam” alanı ile ilgilidir.

Anayasanın 20. Maddesine ek düzenleme getiriliyor. Böylece “kişisel veriler” Anayasal düzenlemeye kavuşmaktadır.

Teklife göre özel yaşamın düzenlendiği Anayasanın 20. Maddesine ek madde geliyor. Ek madde şöyle: “Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla islenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.”

Böyle bir düzenleme neden önemlidir?

Anayasanın 19. Maddesinin başlığı “Kişi hürriyeti ve güvenliği” dir. Maddeye göre, herkes kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.

Anayasanın 20. Maddesinde “Özel hayatın gizliliği ve korunması” düzenlenmiştir. Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. Bu temel hakkın sınırlandırma nedenleri de maddede gösterilmiştir.
Yeni Türk Ceza Kanununun 132 inci maddesi ile 140 ıncı maddeleri arasında, eski Türk Ceza Kanunda olmayan “Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar” düzenlenmiştir.

1 Haziran 2005’de yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu ile kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmeyi, başkasına vermeyi suç olarak kabul eden bir ülkeyiz. Buna karşılık kişisel verilerin gizliliğinin korunması hakkındaki kanun tasarısını 2008 yılından beri bir türlü kanunlaştırmadık. 2010 yılında ise, çok olumlu bir düşünceyle kişisel verilerin gizliliğini Anayasa Teklifi içinde “anayasal bir hak” olarak düzenlemek istiyoruz ve bu maddeyi “referandum”a götürmek isteyen bir ülkeyiz.

Ne diyelim? Halkın deyimiyle, şaşkın ördek suya tersten dalarmış!...

Etiketler: , , ,

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa