Pazar, Ocak 10, 2010

"DEVLET SIRRI"

Av. Fikret İLKİZ

Demokrasilerde gün ışığında yönetim iki unsura bağlıdır. İlki bireylerin bilgilenme ve gerçekleri öğrenme hakkının sağlanması, diğeri ise sır alanının sınırlandırılmasıdır.

Eski CMUK’da yoktu ama yeni Ceza Muhakemesi Kanunu “devlet sırrı”nı tanımladı.

Ceza Muhakemesi Kanunun 47 inci maddesine göre bir suç olgusuna ilişkin bilgiler, devlet sırrı olarak mahkemeye karşı gizli tutulamaz.

Devlet sırrı nedir?

CMK’ ya göre “açıklanması, devletin dış ilişkilerine, milli savunmasına ve milli güvenliğine zarar verebilecek; anayasal düzene ve dış ilişkilerinde tehlike yaratabilecek nitelikte bilgiler devlet sırrı sayılır”. (Madde 47)

Devlet sırrı olan bilgilere sahip herhangi bir tanık, sadece mahkeme hâkimi veya heyeti tarafından zabıt kâtibi dahi olmaksızın dinlenecektir. Hâkim veya mahkeme başkanı, daha sonra, bu tanık açıklamalarından sadece yüklenen suçu açıklığa kavuşturabilecek nitelikte olan bilgileri tutanağa kaydettirecektir.

Cumhurbaşkanı eğer tanık olarak dinlenecekse; sırrın niteliğini ve mahkemeye bildirilmesi hususunu Cumhurbaşkanının kendisi takdir eder.

Prof. Dr. Çetin Özek’in tanımıyla, “Sır, bilmek hakkı olan kişiler dışında kalanların bilgiye ulaşamaması anlamına gelir”.

Suç olan bir şey aslında sır sayılamaz, sır olamaz…

İfade özgürlüğü, sadece yazı yazmak veya düşündüğünü söylemek değildir. İfade özgürlüğü, bilgiye ve habere ulaşma hakkıdır ve ifade özgürlüğü içinde “bilgi edinme” hakkı da vardır. Çetin Özek’e göre düşünce ve ifade özgürlüğünün ön koşulu olan bilgi edinme hakkının ve saydam bir devletin önündeki en büyük engellerin başında “sır” ve “gizlilik” kavramları gelir. (Çetin Özek. Basın Özgürlüğünden Bilgilenme Hakkına. Alfa Yayınları.Eylül 1999, İstanbul, sf:65.)

Anayasada bilgi edinme hakkı, hak olarak yer almamıştır. Anayasada yapılacak değişiklikle “bilgi edinme hakkı” anayasal güvenceye kavuşturulmalıdır.

Anayasada yoktur ama 2003 yılında kabul edilen 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanununa göre herkes bilgi edinme hakkına sahiptir (Madde 4). Bu kanunun amacı demokratik ve şeffaf yönetimin gereği olan eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkelerine uygun olarak kişilerin bilgi edinme hakkının kullanılmasına dair esas ve usulleri düzenlemektir.

Ancak açıklanması halinde devletin emniyetine, dış ilişkilerine, milli savunmasına ve milli güvenliğine açıkça zarar verecek ve niteliği itibariyle devlet sırrı olan gizlilik dereceli bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkı kapsamı dışındadır. Aynı kural sivil ve askeri istihbarat birimlerinin görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgi ve belgeler içinde geçerlidir.

Başvuru yapanın istediği bilgi veya belgelerde “gizlilik dereceli” veya “açıklanması yasaklanan bilgiler” ile açıklanabilir nitelikte olanlar eğer birlikte bulunuyorsa ve bunlar birbirlerinden ayrılamıyorsa; gizlilik dereceli veya açıklanması yasaklanan bilgiler çıkarıldıktan sonra verilecektir (Madde 9).

Sırlar ve gizlilik kavramı ve “devlet sırrı” yine tartışma konusu…

Devlet sırrı nedir, neyin devlet sırrı olduğunu kim belirleyecektir? Gizli kalması gereken bilgi ve belgeler nelerdir? Devlet sırrı yasal olarak düzenlenmelidir.

Devlet sırrı tanımı; tam olarak nedir sorusuna yanıt verecek bir tanım yapılmamıştır ama “sır” ve “devlet sırrı” kavramı hep vardır. Bu kavramlar arasında “gizli bilgi”, “gizlilik dereceli bilgi”, “açıklanması yasaklanan bilgi”, “gizli kalması gereken bilgi” de vardır.

Çetin Özek’e göre; “devlet sırrı”nın niteliğini şu unsurlar belirlemektedir:

a) Kabul edilebilen “devlet sırrı”, niteliği nedeniyle sır sayılması gereken bilgidir. Ulusal savunmaya, uluslararası ilişkilere, demokratik düzeni korumaya yönelik bilgi örnek gösterilebilir.
b) Yönetsel gücün kararıyla “devlet sırrı” saptaması genel olarak, demokratik anayasal düzeni korumaya yönelik ve sır sayılması zorunlu bilgiler için “kabul edilebilir”. Bu saptama da yargı tarafından yapılır.
c) Devlet sırrı ile ulusal savunma güvencesi arasında nedensel bağlantı olması gerekir.
d) Tarihsel olguların, diplomatik ilişkilerin ve bilimsel bilgilerin sır olmayacağı kabul edilir.
e) Hukuka aykırı eylemler “sır” sayılmaz.
f) Sırrın, kitle iletişim araçlarıyla açıklanması, eğer somut tehlike yaratmıyorsa suç sayılmaz.
g) Bireyin kendisine ait bilgi, bilginin niteliği ne olursa olsun “sır” sayılmaz.
h) Bilgilenme hakkı üstün değerde olduğu için, sansür niteliğinde, haber vermek hakkını sınırlayan, “devlet sırrı” saptaması yapılamaz.
i) “Bilgilenme hakkı”nın, devlet sırrı iddiasına karşı korunması da gerekli görülmektedir. Diğer bir deyişle, “bilgilenme hakkı”na güvence yöntemleri uygulanmaktadır. ( Prof. Dr. Mehmet Semih Gemalmaz. Araş. Gör. Haydar Burak Gemalmaz. Türkiye’de Bilgi Edinme Düşünce – İfade ve İletişim Mevzuatı. Yazıhane Yayınları. İstanbul. Sayfa 248–249)

Demokratik ve saydam bir yönetimde, asıl hedef kişilerin bilgi edinme hakkının sağlanması için “sır” alanlarının daraltılarak bir yasal düzenleme yapılması gerekirken, aksinin yapılacağına tanık olacağız…

Devletin “sır” alanları genişleyecek, kişilerin bilgi edinme ve gerçekleri öğrenme hakkı sınırlandırılacak…

Etiketler: , ,

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa