Cuma, Mayıs 05, 2006

TÜRKEL MİNİBAŞ DA OLMASA "GATS" NEREDEYSE UNUTULACAK!

"GATS nedir?" dendiğinde kaçımızın aklına cevabın doğrusu geliyor? Prof. Dr. Türkel Minibaş, 1 Mayıs 2006 tarihli Cumhuriyet'te yayınlanan aşağıdaki yazısında da olduğu gibi GATS'ı unutmayan, unutturmayanlardan... Kendisine yazısını İvHP web kütüğünde yayınlanmak üzere gönderdiği için teşekkür ediyoruz.-
GÖZ UCUYLA
TÜRKEL MİNİBAŞ

GATS'lı 1 Mayıs

Bugün sadece işçi ve emekçiler için değil, tüm çalışanlar için farklı bir başlangıcın tarihi! Çünkü, 120 senelik uzun bir mücadeleyle alınan 8 saatlik iş süresi, örgütlenme, emeklilik gibi en temel çalışma haklarının bile tarihe gömüldüğü bir sürecin 1 Mayıs'ı bu.

Kim ne kadar farkındadır bilemem, ama 2006'nın 1 Mayısı azgelişmişler kadar gelişmiş ülke işgücünün de kazanılmış haklarını yitirdikleri bir yıl olacak. Zira 2006, emek faktörünün en yoğun olduğu hizmetler sektörünün küreselleşmesinin tamamlandığı bir yıl.

Yani? GATS (Uluslararası Hizmet Sözleşmeleri Anlaşması) doğrultusunda mali sektörden eğitime, basından posta hizmetine, su dağıtımından mühendislik hizmetlerine kadar hizmetler sektörünün kapsadığı tüm alanların piyasa ekonomisi kurallarına göre kurumsallaşması tamamlanacak.

Tabii ki, hizmetler sektörüyle birlikte sektördeki emek kesiminin çalışma koşulları da piyasa ekonomisinin esnekliğine göre biçimlenecek!

Gelin görün ki, hizmetler sektörü çalışan kesimin yumuşak karnı!.. Hizmetler sektöründe çalışanlar örgütsüz. Bu nedenle esnek çalışma saatlerine ve koşullarına yatkındır ve... Ufak bir ücret farkı için iş güvenliği, emeklilik gibi haklarından vazgeçerler.

Zaten bu nedenle IMF bile sosyal güvenlik reformu gibi emeği küresel sisteme eklemleyen yasal düzenlemelerin gecikmesine göz yumar. Toplum yasal düzenlemeleri tartışırken hizmetler sektöründekiler çoktan süreci başlatmış olur. Esneklik yasaları ülke meclislerine geldiğinde ise atı alanlar tüm kıtaları aşmıştır!..

Fransa'daki iş yasası, Almanya'daki sosyal güvenlik yasalarıyla ilgili değişikliklerle AB ülkelerine de gözaltı sürelerini uzatan, avukatla görüşmeyi engelleyen değişikliklerin zaman çakışması bu geç kalmışlığın en somut örnekleridir.
Son işgücü istatistiklerine bir bakılırsa AKP'nin Türkiye'si bu süreci en hızlı yaşayan ülkelerden biri olacak. 2005'ten 2006'ya:
* Çalışabilir yaştaki nüfus 917 bin kişi daha artmış. Bunun 102 bini şimdiden işsizler ordusuna katılmış bile!
* 121 bini iş arıyor, ama bir türlü bulamıyor. İstihdam edilense topu topu 19 bin.
* 578 bini çalışmak istiyor, ama iş bulma umudunu yitirdiği için iş aramıyor.
* Tarım dışı sektörlerde 274 bini imalat sanayiinde olmak üzere 1.104 yeni iş yaratılmış. Ama, bunun 608 bini kayıt dışı!
* Daha önce tarımda çalışan 1 milyon 85 bin kişi artık tarım kesiminde değil. Tarımda çalışan her 6 kişiden biri işsiz.

Kısacası 898 bin kişi daha en temel çalışma haklarından vazgeçmeye hazırlar arasına katılmış.
Sakın ola ki bu sonuçlara bakıp ''IMF programı başarısız oldu'' gibi bir kolaycılığa kapılmayın. Zira, IMF programlarının işsizlik sorununu çözmek ve işsizlik yaratmamak gibi bir hedefi olamayacağı gibi! Sıcak para girişi ve özelleştirme odaklı programların işsizlik yarattığı daha önceki ülke örneklerinden de bilinmekteydi.

AKP, programın işsizlik ve yoksulluk yaratacağını bilmesine rağmen bu alanda hiçbir politika üretmedi. İstihdamda kayıt dışıyı özendiren bir tutum izledi. Emeğe sınıfsal konumunu unutturup işsiz ve yoksul kitleler olduğunu öğretti.
Kurtarıcılar yarattırdı, adları ''Polat'' olan ve.. 1977'nin 1 Mayısı'nda başlayan emeğin sınıfsızlaştırılması sürecini başardı.
Bugün işte böyle bir yol ayırımının 1 Mayıs'ı.
Kutlu olsun!
www.turkelminibas.net

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa