Salı, Kasım 09, 2004

RADYO VE TV POLİTİKALARI
Av. Fikret İLKİZ
Hem Ulusal Program ve hem de 24 Temmuz 2003 tarihli mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayınlanan “Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı” ile “Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar”ında “Kültür ve Görsel-İşitsel Politika” başlığı ile verilen bölümde yapılacaklar sıralanmış.

4-5 Kasım 2004 tarihlerinde Galatasaray Üniversitesi’nde başarı ile gerçekleştirilen Galatasaray Avrupa Günleri sempozyumlarında, Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi Araştırma Görevlisi Barış GünaydınTürkiye’nin Görsel ve İşitsel Politikaları” hakkındaki tebliği sunduğu zaman ortaya basit bir sonuç çıktı. Bu sonucu göre, Radyo ve televizyon yayıncılığında; Avrupa Birliği’ndeki Üye Devletlerde üretilen kanun, yönetmelik veya idari kurallar hakkındaki belirli hükümlerin koordinasyonunda 89/552/EEC sayılı Konsey Direktifi dikkate alınacaktır. Daha doğrusu bu Direktifi değiştiren 30 Haziran 1997 tarih ve 97/36/EC sayılı “Sınır Tanımayan Televizyon Direktifi” ve Avrupa Konseyi Sınır Ötesi Televizyon Sözleşmesi referans noktasıdır. Türkiye’de yapılan yasal değişiklikler veya idari düzenlemelerde, örneğin televizyon ve radyo yayınlarında reklamlar, tele-alışveriş ve küçüklerin korunması gibi konularda bu Direktif ve Sözleşme esas alınarak uyum sağlanmaya çalışılmıştır. Eksiklikleri tartışılır.

Ulusal mevzuatın uyumlaştırması anlamında; radyo ve televizyonların kuruluşları ve yayınları hakkında üretilecek yasa tasarıları ve diğer yasal tüm düzenlemeler Birlik müktesebatına uygun olmalıdır. Çelişki yaratacak yasal düzenlemeler sorun yaratacaktır. Bu yönde çalışmalar RTÜK tarafından sürdürülmektedir.

Bu çalışmaların Sınır Tanımayan Televizyon Direktifi ile uyumlu olmasına özen gösterilmelidir. 3984 sayılı Yasada (RTÜK) sayılan yayın ilkeleri çoktur. Uzun bir liste halinde sıralanan bu ilkeler hem Avrupa Konseyi Sınır Ötesi Sözleşmesi’nde hem de Avrupa Birliği Sınır Tanımayan Televizyon Direktif’inde değinilen yayın ilkelerinden çok farklıdır. Ulusal otoritelerin belirli kamu yararı amaçlarını teminat altına almak için kendi yayıncılarının uyması gereken ek ve daha katı ilkeler tanımlayabilirler. Ama bütün bu tanımlamaların da demokratik sınırı vardır.

Anayasa Mahkemesinin 2002/100 Esas sayılı (RG 24 Eylül 2004 sayı 25593) kararı ile 3984 sayılı (RTÜK) Yasanın bazı maddeleri iptal edilmiştir. Gerekçesi henüz açıklanmayan, ancak bazı maddeleri konusundaki yürürlüğü durdurma kararı da dikkate alınarak, 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun değişikliği için yasa taslağı çalışmalarının hızlandırılması gerekmektedir.

(RTÜK) Üst Kurul oluşumu ve yayın sahiplerin hisse oranları yeniden düzenlenmelidir. Frekans tahsisleri tamamlanmalı, yayın lisansları geçici olmaktan çıkarılmalıdır. RTÜK bağımsızlığı ve özerkliği güçlendirilmelidir. Yayıncıların hukuki bağlamda çıkarlarının açık, kesin ve uymaları gereken yayın ilkeleri net olarak tanımlanmalıdır. Diğer birçok Avrupa ülkesinde yayıncılarla oluşturulan inisiyatifler doğrultusunda hazırlanan çalışmalardan sonuç alınmıştır. RTÜK tarafından yayıncı kuruluşlarla işbirliği içinde bu tür çalışma ortamlarında ortaya çıkacak etkileşim sonuçlarından doğacak yayın ilkelerinin ve diğer düzenlemelerin hazırlanmasına yasal olanak tanımalıdır.

Türkiye’nin görsel işitsel politika alanındaki mevzuatı, müktesebat ile kısmen uyumludur. 2004 İlerleme Raporunda da belirtildiği gibi Sınır Tanımayan Televizyon Direktifi ile yasal uyum gerekmektedir. Bu, Yargı yetkisi, reklam, önemli olaylar, Avrupa eserlerinin teşviki, küçüklerin ve kamu düzeninin korunması, cevap hakkı ile ilgili temel ortak gereksinimleri kapsamaktadır. Görsel-işitsel yayın politikasında Türkiye azımsanmayacak adımlar atmıştır.

Ancak görsel-işitsel yayın politikası ve yapılacaklar belirlenirken; alınacak kararlar, üretilecek yasalar ve diğer idari düzenlemelerle, tüm uygulamalar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından yorumlandığı şekliyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10’uncu maddesinde düzenlenmiş olan ifade özgürlüğünün gereklerine uygun olmalıdır.

Radyo ve televizyon yayınlarında her türlü formalitenin, koşulun, düzenlemenin veya sınırlamanın veya yayıncılara uygulanacak cezaların “demokratik bir toplum içinde gerekli olması”, yasaların veya uygulamaların güdülen amaçla orantılı olması zorunludur. Kısacası Türkiye’nin görsel ve işitsel politikası; demokrasi ve çoğulculuğun omurgası kabul edilen AİHS’nin 10 maddesinde ve diğer ulusal üstü sözleşmelerde ifadesini bulan ifade özgürlüğüyle uyumlu olmalıdır.

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa