Pazartesi, Nisan 17, 2006

KİŞİSEL BİLGİLERİN GİZLİLİĞİ HAKKINDA İLGİNÇ BİR MAKALE:

Britanya 'BBG evine' dönerse...

Ceyda Karan - Radikal

George Orwell'ın '1984'ünü okuyup da dehşete düşmemiş olan var mıdır bilmem. Lakin ünlü Britanyalı yazarın, totaliter bir devlet aygıtının vatandaşlarının salt yaşamlarına değil, beyinlerine bile hükmedip insan ruhunu tümüyle yok etmesini aktardığı destansı eserinde anlatılanların bir gün gerçek olabileceği hiç aklıma gelmemişti. İşte Orwell'ın taa 1949'da yazdıkları günümüzde, hem de 'insan hakları ve demokrasinin beşiği' sayılan Britanya'da gerçek kılınıyor. Üstelik kendisini öyle ya da böyle siyaset arenasının 'solunda' tanımlayan İşçi Partisi hükümeti tarafından... Şimdi bir düşünün. Akşam evde oturuyorsunuz, diliniz damağınız kurumuş, 'şöyle bir iki şişe soğuk bira olsa!' diyorsunuz. Üşenmeyip köşedeki bakkala gidiyorsunuz. Cüzdanınızdan iki şey çıkarıyorsunuz, para ve kimlik kartınız. Satıcı paranın üstüyle birlikte, yandaki pos makinesinden geçirdiği kimlik kartınızı da iade ediyor. Siz sabırsızlanarak eve doğru yola koyulurken, uzaklarda bir bilgisayar kimlik bilgilerinize şu iki satırı ekliyor: İki şişe bira satın aldı. Abartmıyorum. Zira Britanya'da 1997'de 'yeni sol' kavramıyla iktidara gelip üç dönem üst üste seçilen, hani 'artık yeter' demeseler 'ebedi liderliğe' soyunacak 'inançlı Katolik' Başbakan Tony Blair'in çıkardığı yeni yasa aynen böyle bir şey. 7 Temmuz saldırılarının estirdiği korku rüzgârı eşliğinde, barışçı protesto hakkını dahi 'terörizmle' eş tutan, gözaltı süresini 14 günden 28 güne çıkaran yasayla yetinmediler. Bir de insanların yaşantılarını kontrol etmek için yeni kimlik yasası buyurdular... 'Saklayacak bir şeyleri olan düşünsün' zihniyetindekiler yazının geri kalanını okumasın. Zira onlar ancak 'kimliğini sürekli ispatlamak zorunda kalmaktan' gocunmayanlar kategorisine girebilir. Şimdi efendim, 'demokrasinin beşiğinde' uygulanacak plan şu: 16 yaş üzeri herkes, 2008'den itibaren pasaport başvurusunda ve yenileme yaparken yanında bir de kimlik kartı alacak. Bu kartta kimlik bilgilerinin yanı sıra parmak izi ile yüz ve göz taraması bulunacak. Görevliler vatandaşla 'küçük bir de söyleşi' yapacak ve suç dosyasını gözden geçirecek. Tüm bunlar 'Ulusal Kimlik Kütüğü' diye çevirebileceğimiz (National Identitiy Register) NIS adlı devasa veritabanına girilecek. 2010'a dek insanlara 'gönüllü' olarak 30 pound'u 'bastırıp' kimlik kartı alma fırsatı tanınacak. İçişleri Bakanı Clarke, bir dönem daha iktidar olurlarsa bunu zorunlu kılacaklarını da geçenlerde ilan ediverdi. Efendim, bu kart öyle bizim pembeli/mavili hüviyetlerimiz gibi filan değil. Zira Britanya'da alkol ya da sigara satan her dükkân, restoran, posta ofisi, eczane ve bankada bir NIR terminali olacak. İş başvurusunda mesela kimlik kartı pos makinesinden geçirilecek. Süpermarket kartı alırken dahi bu kart gerekecek. İnsanların alışveriş alışkanlıkları, sağlık durumları vs her yapılan NIR'e kaydedilecek. Bu bilgilerin başkalarına izinsiz aktarılma tehlikesi de cabası. Sonra kart o kişinin malı filan olmayacak. İçişleri Bakanlığı dilediğinde bu kartı askıya alabilecek. Bu durumda mesela bankadan para çekilemeyecek. Blair hükümeti, bu kartların ulusal güvenliği sağlayacağını, kimlik hırsızlığını engelleyeceğini, yasadışı göç ve kaçak işçi çalıştırmanın önüne geçeceğini, vatandaşlık bilincinin artacağı savında. Muhafazakâr Parti ile Liberal Demokrat Parti'nin de dahil olduğu muhaliflerse bu kartların terör örgütlerine 'sökmeyeceğini', gereksiz bir harcama olacağını, etnik azınlıklara baskı aracı olarak kullanılabileceği gibi uyarılar yaparak 'polis devleti'ne gidiyoruz feryadında... Onlara katılmamak mümkün mü? Blair, Britanya'yı adeta 'BBG evine' (Biri Bizi Gözetliyor) çeviriyor. Ve güvenlik uğruna özel yaşamın çivisinin çıktığı bir dünyada, hücceten teknolojik esarete doğru gidiyoruz! Not: Orwell'ın vatanında halihazırda 4 milyon kamera trafik, güvenlik vs. gerekçelerle insanları izliyor. Oturup hesap kitap yapanlar 15 kişiye bir kamera düştüğünü söylüyor. Örneğin bir ziyaretçi günde 300 kez kameraya yakalanabiliyormuş. Ve hatta kameraların yanına kurulu 'yüz tanıma sistemleri' sayesinde yakalanan yüzlerin depolanmasıyla da sayısal fotoğraf veritabanı oluşturuluyormuş..!

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa