Cumartesi, Mayıs 08, 2004

İnternet’e yasal darbe ayıkla pirincin taşını


(Bugünkü Hürriyet'ten)

Av. M. Gökhan Ahi / aekoroglu@hurriyet.com.tr

Hatırlayacaksınız, 2002 yılının Mart - Nisan aylarında, İnternet ile ilgili tüm sivil toplum örgütleri, kamuoyunda RTÜK yasa değişikliği olarak bilinen, aslında İnternet’i basınla aynı kefeye koyan bir yasa değişikliğine karşı büyük bir tepki kampanyası başlatmıştı.

Kampanyanın amacı, İnternet’le ilgili temel sorumluluk rejimleri belirlenmeden yapılmaya çalışılan, İnternet’in ruhuna ve özgürlüğüne tamamen aykırı olan bir yasa değişikliğinin meclisten geçmesini engellemekti. Çok başarılı ve etkin bir kampanya olmasına rağmen, hatta Sayın Cumhurbaşkanı’nın vetosuna rağmen bu yasa değişikliği ne yazık ki gerçekleşmişti.

4756 sayılı yasanın 26. maddesiyle 5680 sayılı Basın Yasası’na yamanan Ek-9. maddeye göre, İnternet ortamında yayınlanan yazılardan dolayı yalan haber, hakaret ve benzeri fiiller oluştuğu takdirde, hukuki sorumlu, Basın Yasası’nda belirlenmiş sorumluluklara göre belirlenecek ve sorumluluğu oranında tazminat ödemek zorunda kalacaktı. Basın ve İnternet ayrı ayrı veya birlikte değerlendirildiğinde, bu yasa değişikliğinin uygulanmasının hukuki imkanı yoktu. Çünkü, Basın Yasası sadece basılmış eserlere, yani matbaa vasıtasıyla basılan eserlere uygulanabilmekteydi ve İnternet bu tanıma kesin olarak uymayan dijital bir yayıncılık türüydü.

Ne yazık ki, hukukçuların büyük bir kısmı bu konuda yanıldı. Zira, uygulanamaz dedikleri madde uygulandı ve bu madde yüzünden Türkiye’de ilk kez bir hizmet sağlayıcı (hosting firması) tazminat ödemeye mahkum edildi. Afyon 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilmiş 12.3.2004 tarihli kararda, ‘sanliurfa.com’ sitesinde Şanlıurfa Valisi (şu an Afyon Valisi) hakkında haber ve yorum içeren bir yayında hakaret ifadeleri tespit edilmiş, yazıdaki hakaret ifadelerinden dolayı heberi yazan kişi tespit edilmeden adı geçen siteye barındırma hizmeti veren kuruluşun sahibi Muhammet Taşçılar sorumlu tutulmuş ve 5 milyar TL. tazminata mahkum edilmiştir. Davada bilirkişilik yapan kişinin ziraat mühendisi (!!?) olması gibi teknik konular bir yana bırakılacak olursa, bu davanın ileride açılacak benzer davalara iyi bir örnek olamayacağı çok açıktır. Mahkemenin bu kararını eleştirmenin bir anlamı yok, zira bu işi Yüksek Mahkeme yapacaktır. Kaldı ki, mahkeme yasaya göre karar vermiştir.

Basın Yasası, sadece ‘tabı alet’ ile yani matbaa ile basılan eserlere uygulanabilirken, İnternet gibi dijital bir ortama uygulanamaz. Basın Yasası’nda yalan haberden, hakaret ve benzeri fiillerden kimlerin sorumlu tutulacağı çok açık belirlenmiştir. Bu fillerden dolayı bir tazminat davası açılacaksa, yazı sahibi, sorumlu müdür ve yayınlatana karşı dava açılabilecektir. İnternet ortamındaki bir yazıdan dolayı ise sadece yazı sahibine ve varsa editöre karşı dava açılabilecektir. Ancak, sitenin sahibine ve siteyi barındıran hizmet sağlayıcıya karşı dava açılamayacaktır, zira bu kişilerin hukuki sorumluluğu her hangi bir yasayla düzenlenmemiştir. Kaldı ki, Basın Yasası’na tabi bir yayının belli önkoşullara ihtiyacı vardır. Örneğin, yayının sahibi belirli bir gerçek veya tüzel kişi olmalı, asgari 21 yaşında olan bir Türk vatandaşı sorumlu müdür olarak atanmalı, belirli bir irtibat adresi olmalı ve son olarak en büyük mülki amirliğe (vali ya da kaymakam) bildirimde bulunulmalıdır. Tüm bu düzenlemeler, ilgili yayında çıkan yazıların ve haberlerin hukuki sorumlusunu tespit edebilmek içindir. İnternet ortamında yayınlanan yazıların ve haberlerin hukuki sorumlusunu tespit edebilmek için Basın Yasası’nda yer alan sorumlu kişilere paralel olabilecek kişiler yoktur. Çünkü, İnternet’te bir yazı ya da haber yayınlayabilmek için bildirim yapmak, künye göstermek, sorumlu müdür atamak gibi zorunluluklar yoktur. Diğer taraftan, İnternet’in özel durumu gereği, bir yazı ya da haberin hangi tarihte yayınlandığı, kimin tarafından yayınlandığı çoğu zaman belirlenemeyebilir, bunlar da hukuki sorumluluğun tayininde önemli noktalardır.

Söz konusu mahkeme kararı kanuni sayılabilir, ancak hukuki sayılamaz. Bu sebeple, Basın Yasası’na eklenen bu yama maddenin acil bir şekilde kaldırılması gerekmektedir. Yerine, İnternet’in özelliklerine ve doğasına uygun olabilecek, İnternet sujelerini açıkça belirli hale getirecek ve sorumluluklarını kesin sınırlarla belirleyecek düzenlemeler yapılmalıdır. Bunun için de 1997 tarihli Alman Teleservisler Yasası ve benzeri Fransız Yasası karşımızda oldukça iyi bir model olarak durmaktadır.


0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa